22 Aralık 2023 Cuma
Sen Gidersen CHP Yok Olmaz
İnciden “İnce” Taneler
Meral Akşener, “Eli Genel Merkezlerinde Gözü Başka Mevkilerde Olan Bu Şehri Yönetemez”
Özgür Özel, “Gizli Pazarlığa Evet Demeyiz”
Özel “Asgari Ücretli Maaşını Kiraya Verse Aç, Karnını Doyursa Sokakta Kalır”
Eğitim, bireylerin düşünme biçimini şekillendiren kutsal bir alandır ve hiçbir zaman ideolojik bir oyuncağa dönüştürülmemelidir. Ancak “ÇEDES” projesi, adeta eğitimimizin bağrına saplanmış bir hançer gibi, laik ve bilimsel eğitim sistemimizi felç etmeye hazırlanıyor. Bu, açıkça bir akıl almazlık, bilim ve laiklik düşmanlığıdır.
İlk bakışta masum gibi görünen projenin amacına birlikte göz atalım;
‘’Projenin amacı, “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” sloganıyla, öğrencilere çevre bilinci ve değerler eğitimi vermektir. Proje kapsamında, okullarda Değerler Kulüpleri kurulacak, çeşitli etkinlikler, geziler, ziyaretler, kurslar, yarışmalar, kamplar düzenlenecek, öğrencilerin sosyal, kültürel ve sportif gelişimleri desteklenecektir.’’
Projeyi tanımlayan bu metinler, ilk bakışta masum ve yararlı gibi görünüyor değil mi? Ama bunun bilinçli olarak yaratılmış bir illüzyon olduğunu belirtmek durumundayım. Projenin yıllık planına baktığımızda, çevre ile ilgili etkinliklerin çok sınırlı olduğunu, bunun yerine dini değerlerin ağırlıkta olduğunu görüyoruz. Örneğin, proje kapsamında, öğrencilere Ramazan etkinlikleri, Kuran-ı Kerim okuma, cami ziyareti, dini film izleme, dini hikaye anlatma, dini yarışmalar, dini kamplar gibi faaliyetler sunuluyor. Bu faaliyetler, öğrencilerin dini inanç ve ibadet özgürlüğünü ihlal etmekte, onları baskıcı ve yobaz bir eğitimle karşı karşıya bırakmaktadır. Düşünün ki, eğitim artık evrensel bilim ve mantık yerine, belirsiz ve subjektif dogmalarla şekillendiriliyor. “ÇEDES” bu gidişata öncülük ediyor, okullarımızı bilimin ışığında aydınlık yarınlar için birer meşale yerine, karanlık çağların kör kuyularına dönüştürmeye çalışıyor. Proje, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın etkisi altında, dini değerleri öne çıkaran, öğrencileri belli bir inanç ve yaşam tarzına yönlendiren, eleştirel ve bilimsel düşünmeyi engelleyen bir içeriğe sahip ve öğrencileri çevre değerleri konusunda bilinçlendirmek yerine, onları dogmatik ve tek tip bir eğitim sistemiyle kuşatıyor.
Bilim ve laiklik, Ulu Önder Atatürk’ün modern Türkiye Cumhuriyeti için belirlediği iki temel sütundur.
“ÇEDES” olarak adlandırılan bu proje, ne yazık ki, Atatürk’ün “Tam bağımsızlık demek, sadece siyasi, idari, ekonomik, mali bağımsızlıklar demek değildir… Mutlaka ilmî, fennî, teknik, sosyal bağımsızlık da lazımdır.” sözlerinin ruhuna ters düşmektedir. Eğitimi, Atatürk’ün işaret ettiği ilmi ve fenni bağımsızlık yerine, ideolojik bir angajmana sokmak, “Muasır Medeniyetler Seviyesi”ne ulaşma hedefiyle bağdaşmıyor. Aksine, insan haklarına dayalı bir perspektiften değil, dini ve geleneksel bir perspektiften konuya yaklaşan Proje, öğrencilere, eleştirel, yaratıcı, özgür ve sorumlu bireyler olmayı değil, itaatkar, biatkar, bağnaz ve fanatik bireyler olmayı aşılıyor.
81 ilde 703 okulda uygulama başladı.
Bu okulların çoğu, dezavantajlı bölgelerde, yoksul ve geri kalmış illerde yer almakta. Bu okullardaki öğrenciler, kaliteli bir eğitim almak yerine, bu proje ile ikinci sınıf bir eğitim alacak ve bunun yarattığı sonuçlar son yirmi yıldır karşılaştığımız gibi yine toplumumuzun canını yakacaktır. Bu proje, öğrencilerin eğitim hakkını gasp etmekte, onların geleceklerini karartmaktadır.
Kaldı ki, “ÇEDES” projesi, sadece eğitimi değil, ülkenin bilimsel ve teknolojik gelişimini de tehdit ediyor. Bilim ve teknoloji alanında dünyayla yarışan bir ülke olma iddiamız, bu tür anti-demokratik ve anti-bilimsel uygulamalarla nasıl sürdürülebilir? Bu, bir yandan teknolojik gelişmeyi desteklerken, diğer yandan genç beyinleri çağdışı dogmalarla donatma çelişkisidir.
ÇEDES’’ Projesi Bir Reform Değil, Deformasyondur. ÇEDES’e Karşı Mücadele Etmeliyiz’’
Kısacası, ÇEDES projesi, eğitim sistemimizdeki laiklik ve bilim ilkelerine aykırı, dini ve ideolojik bir proje olarak karşımızda durmakta. ‘’ÇEDES’’ bir reform değil, deformasyondur. Eğitimde ilerleme değil, gerilemedir. Aydınlanma değil, toplumun sürüklendiği bilinçli bir karartmadır.
Atatürk’ün aydınlık Türkiye’si, yalnızca laik ve bilimsel eğitimle mümkündür. Bu nedenle, “ÇEDES” gibi eğitim sistemimizin temel değerlerine aykırı girişimlere karşı, Atatürk’ün reformist ruhuyla mücadele etmek her Türk vatandaşının sorumluluğudur. Bizler, Atatürk’ün gösterdiği modern ve aydınlanmış yoldan ayrılmayacağız ve bilimden, akılcılıktan, laiklikten asla taviz vermeyeceğiz. Eğitimdeki her adımımız, Atatürk’ün bilime ve akla dayalı eğitim vizyonunu pekiştirmeli ve bu yönde ilerlemelidir.
Bu nedenle, bu projeye karşı çıkmayı, toplumuzun tüm paydaşlarının bir görevi olarak görüyorum. Bu görevi yerine getirmek, eğitim camiasının, sivil toplumun, basının, siyasetin, yurttaşların ortak sorumluluğudur. Bu sorumluluğu yerine getirmek, geleceğimizi kurtarmak için bir zorunluluktur.